Yıllık Arşiv:: 2015

Sons of Anarchy – Dizi Tavsiyesi


  Film önerileriyle beraber artık dizi önerilerine de ağırlık vermeye başlıyorum. Yabancı dizi dendiğinde akla ilk gelen Prison Break, Lost, Breaking Bad gibi dizilerden farklı isimler söylemeye çalışıcam sizlere. Sons of Anarchy Amerika’ da çok ses getirmiş fazlasıyla beğenilen bir dizi olmasına rağmen Türkiye’ de bir adım geride kalmış çok fazla izlenilen bir dizi olamadı. İzlemeyenler için üstte dediğim dizilerden hiç bir eksiği olmayan bu diziyi müthiş oyuncu kadrosu, harika kurgusu, senaryosuyla bir maden olarak görüyorum. Dizinin müziklerine ise çok iyiydi diyerek geçemem sanırım...

Apokalipto (2007)


Bu filmle ilgili olarak ilk bahsetmek istediğim şey yönetmen koltuğunda oturan Mel Gibson olacak. Yönetmenliğini üstlendiği 4. film olan Apokalipto, bende izlediğim bir çok filmden farklı bir tat bıraktı. Bunun en belirgin sebepleri büyük bir ilgi duyulmasına rağmen haklarında pek fazla şey bilmediğimiz Mayalarla ilgili bir film olması ve bu filmi bize olabilecek en gerçekçi şekillerde sunmasıdır. Büyük bir risk alarak filmin tamamını maya dilinde çeken ve oyuncuların yerel insanlar olup rollerinin hakkını vermesiyle Gibson izlemesi son derece keyifli, sürükleyici ve gerilim dolu bir...

The Number 23 – 23 Numara (2007)


Jim Carrey’ i defalarca komedi filminde izledim, romantik filmlere de yakıştığını düşünüyorum. Ama bu tarz bir filmde nasıl olacağını ilk izlediğimde çok merak ediyordum. Beklediğimin çok üstünde bir performans gösterdi hatta tarzı hep böyle filmler mi olmalı diye düşündüm. O kadar komedi filminden sonra Jim Carrey’ de bu filmde ayrı birşey görmüş olmalı ki oynadı. Film 23 sayısının özel bir sayı olduğunu düşünen obsesif bir düşünceyi anlatıyor. Ama bunu anlatma tarzı o kadar etkileyici ve filmin kendi içindeki konusu izleyiciyi o kadar meraklandırıyor ki...

Frozen- Karlar Ülkesi (2013)


  Animasyonlar sadece çocuklar için değildir. Hepimizin içinde çizgi filmlere, animasyon filmlere bayılan bir çocuk hala olmalı. Frozen da bu çocuğa tam anlamıyla hitap edecek bir film. Disney’ın ilk “prenses olmak için prense gerek yoktur” temalı film, 2 kız kardeşin hem komik hem duygusal hikayesini anlatıyor. Filmin Frozen adlı şarkısının geçtiğimiz yıl en iyi şarkı Oscar’ını aldığını da unutmamak gerek. Prensesler Anna ve Elsa küçükken çok iyi anlaşan sonrasında Elsa’nın önlenemez özel güçleri sebebiyle birbirinden uzaklaşan 2 kardeştir. Ama tabi ki sevgi her sorunu aşmaya...

Total Recall – Gerçeğe Çağrı (2012)


Filmimiz 21. yüzyılın sonlarında geçmektedir. Teknolojinin artık farklı bir boyuta taşındığı bu dönemde Recall isimli bir şirket insanların hayallerini gerçek anılara dönüştüren bir sistem icat etmişlerdir. Bu makine sayesinde hayallerini yaşayabilen insanlar için dünya farklı bir hal almaya başlamıştır. Filmin odak noktası da güzel bir karısı olan fabrikada işçi olarak çalışan Douglas Quaid’ tir. Douglas monoton hayatından çok sıkılmıştır ve hayatına bir renk katmak için Recall’ un sunduğu bu teknolojiden yararlanmak ister. Kendisine özel bir ajanın anıları yüklenirken işler pek yolunda gitmez ve silahlı...

500 Days of Summer – Aşkın 500 Günü (2009)


“Bu bir aşk filmi değildir” Çıktığı zaman filmin sloganı buydu. Aşk filmi mi değil mi tartışılır ama iflah olmaz bir romantik de olsanız beton gibi duygusuz da olsanız sizi etkileyeceğine inandığım bir film. Bittiğinde bende bıraktığı his nefretti bu filmin, siz ne hissedersiniz bilmem. Dünya tatlısı Joseph Gordon-Levitt ve şirinliğinden artık sıkılmaya başladığım Zooey Deschanel başrollerde. Şimdi ne desem yetersiz kalacak gibi. Ben konu hakkında hiçbir şey bilmeden izlemiştim belki de bu yüzden o kadar etkiledi film beni. Eğer sizde de durum aynıysa hiç...

Fast and Furious 7 – Hızlı ve Öfkeli 7 (2015)


  Yılın en hüzünlü filmlerinden Hızlı ve Öfkeli serisinin 7. filmi vizyonda. Bir önceki filmin sonunu hatırlayanlar devam filminde nelerin olacağını az çok tahmin ediyorlardır. Kötü adam olarak filme giren Jason Statham ekibimizi baya yoruyor bu filmde. Paul Walker’ın gözüktüğü her sahnede duygulandığımdan aksiyon filmi olmasına rağmen benim için duygusal film havasında geçti desem yeridir. Muhteşem arabaların hunharca harcandığı, silahların bombaların havada uçtuğu, yer yer Azerbeycan’da yer yer Dubai’de geçen hikaye, ilk 6 filme gönül vermiş izleyicileri memnun edecektir. Bir veda niteliğindeki final sahneleri...

Royal Tenenbaums – Tenenbaum Ailesi (2001)


Tenenbaum Ailesi, Wes Anderson’ın bence en başarılı filmi. Yönetmeni sevenler zaten bu filmi izlemişlerdir, ben Wes Anderson’a bir şans vermemiş olanlar için yazmak istedim bu yazıyı. Büyük Budapeşte Oteli ile kendini yeniden hatırlatan Wes Anderson’ın, kendine özgü tarzı ile rengarenk bir aile filmi Royal Tenenbaums. Bencil ama komik bir baba ve 3 sorunlu çocuk ile eğlenceli bir aile olan Tenenbaum’ların hikayesi anlatılıyor filmde. Sağlam kadrosu, hızlı ilerleyen ve hiç sıkmayan olay örgüsü ve hala bir ikon olan Margot Tenenbaum karakteri için bu kült film...

Warm Bodies – Sıcak Kalpler


Zombi filmlerinin arasında en farklısı, ismi gibi en sıcağı diyebiliriz. Daha önce bir zombi filmini zombinin gözünden, onun bakış açısından izlememiştim. Tür olarak komedi ve romantizmin ön plana çıktığı film son derece sürükleyici ve eğlenceliydi. Tipik zombi filmlerinin çok ilerisine geçen film insanın içinde bir yerlere dokunuyor. Böyle bir konudan insanı etkileyebilecek kadar duygusal ve komik bir yapım çıkması insanı şaşırtıyor. Konu olarak nedenini bilmediğimiz bir sebepten dünyada bir salgın olmuştur ve hasta insanların sayısı normal insanlardan çok daha fazla bir hale gelmiştir. Zombilerin...

Nightcrawler – Gece Vurgunu (2014)


Son birkaç ayın en merak ettiğim filmlerinden biri Nightcrawler’dı. Biraz hayal kırıklığı oldu açıkçası ama başrol Jake Gyllenhaal’ın harika performansı için kesinlikle izlemeye değer. Bir baltaya sap olamamış Lou, bir gece bir trafik kazasına denk gelir. Elinde kamerasıyla gelip kaza sonrasını kaydeden ve bunu haber kanallarına satan habercileri gördüğünde ise bu işin kendisi için en uygun meslek olduğuna karar verir. Peki bu işte başarılı olmak için ne kadar ileri gidebilir, ne kadar delirebilir?? Mimikleri, tavırlarıyla bizi gerçekten psikopat olduğuna inandıran Jake, tek başına filmi...

Einstein And Eddington (2008)


Biri dünyanın en ünlü insanlarından biri olan herkesin ismini bildiği Albert Einstein diğeri ise ismi duyulmamış olsa da kendini bilime adamış İngiliz  Sir Arthur Stanley Eddington. Filmimiz 2.Dünya Savaşı sırasında bu iki insanın farklı taraflarda olmasına rağmen bilim uğruna farklılıkları göz ardı ederek mektup yoluyla birbirlerine yardım edip Einstein’ in Genel Görecelilik Kuramını ortaya çıkartırlar. İki bilim adamı arasında geçen bir film beni tahmin ettiğimden daha çok içine çekti ve sürükleyici senaryosuyla 90 dakika bir çırpıda bitti. Sizde Albert Einstein’ ın dünyaya ününü duyurduğu zamanı...