Oranges and Sunshine – Portakallar ve Günışığı (2010)




Portakallar ve Günışığı az önce izlediğim ve hemen yorumunu yazmak istediğim bir film. Gerçek bir hikayeden alınıyor. 1980 li yıllarda sosyal hizmet uzmanı olan Margaret Humphreys kendisine gelen biri sayesinde bir gerçekle yüzleşiyor. Sürgün edilen çocuklar. Özellikle 1950’li yılların ortasından 1960’lı yıllarında ortasına kadar oldukça yoğun bir şekilde İngiltere’den Avustralya’ya en büyükleri 13 yaşında olmak üzere gemiler dolusu çocuklar gönderildiği ortaya çıkıyor. Bu çocukların birçoğuna ailelerinin vefat ettiği söyleniyor. Avustralya’ya gönderilen çocuklar orada cinsel ve fiziksel tacize uğruyorlar. Birçokları acıyı içinde yaşamaya devam ediyor. Çok ağır işlerin altında ufacık yaşta çalışmaya başlıyorlar. En büyük özlemleri annelerine oluyor. Margaret bir vakıf kuruyor İngiltere de ki hayatına ara veriyor ve Avustralya ya yerleşiyor. Bu süreç de Margaret de çok zor anlar yaşıyor. İnsanların sıkıntılarını dinlemek onu yoruyor. Ama çok şanslı ki ailesi onu hiç yalnız bırakmıyor. Bazı insanları annesiyle buluşturuyor. Margaret ve eşi hala bu işe ediyorlar.

İngiltere ve Avustralya hükümeti bildiğim kadarıyla bu çocuk sürgünleri 2010 yılında kabul ediyorlar ve özür diliyorlar. Ama birçok çocuğun şu an yetişkin olan binlerce insanın hayatını etkiledi bu.

Film bazı noktalarda çok sıkıcı olabiliyor. Yani inanılmaz sürükleyici bir yapıt olduğunu söyleyemem. Bazı noktalarda sıkıldım. Ama filmin konusunu çok sevdim.

Başrol Margaret’in yani aslında Emily Watson’ın bizim Fatma Girik’e olan benzerliğini de bütün film boyunca düşündüm diyebilirim. Gerçekten inanılmaz benziyorlar.

Son olarak demek istediğim şiddetle tavsiye etmiyorum bir genel kültür olarak kazanmak isterseniz veya eğer duygusal bir şeyler izlemek istiyorum ben içinde tarih de olsun diyorsanız buyurun efendim. :)

FRAGMAN


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir